PUBMED HAYRANI BİR MESLEKTAŞIMIN FARKLI RUH HALLERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
ayhan olcay

“Ekşi Sözlüğü Pubmed’ e tercih ederim başlıklı yazım için çok değerli bir meslektaşımdan aşağıdaki 2.4.2011 tarihli e-mektubu aldım. Yazısını noktasına dokunmadan aynen yayınlıyorum:

“Ne büyük bir çöküş. Ama tebrikler size yalan yanlış masa başında yazı
yazıp araştırma yapmaktansa hiç yazmayıp ahbap çavuş ilişkisi ile
öğretim üyesi ve bilim adamı olmuşsunuz. Kendini peygamber ilan eden
cahil meczuplara alışıktık ama ben profesörüm ama hiç yayınım yok diye
övüneni ilk defa duyuyorum. Ortalama eğitim süresi 3.5 yıl olan, işini
kurnazlıkla halletmek ile övünen ülkenin bilim adamıda bu kadar olur
artık idare ediversin milletimiz. Bu karanlık dönemleri yaşamak
zorundayız herhalde dünyanın bu köşesinde aydınlanma yüzlerce yılı
daha gerektiren birşey gibi görünüyor. Lütfen beni mail gurubunuzdan
silebilirmisiniz. Teşekkürler”

Bu mektubu elbette cevaplayacağım ama önce aynı kişinin bana 9.6.2010 tarihinde göndermiş olduğu “Cesaretiniz için teşekkürler” başlıklı iki e-mektubunu da okumanızı istiyorum.

Önce ilk e-mektup:

“Sayın Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta,

Domuz gribi sırasındaki ve geçen gün Star televizyonundaki
açıklamalarınız nedeni ile size teşekkür ediyorum. Sizi duyunca oh be
! dedim bu ülkenin hiçmi aydını yok, bu insanların aldıkları eğitim
anlamsız, sokaktaki adam ile bir tıp profesörü, uzmanı, doktoru aynı
kişiliksiz tavrı gösteriyor. Aman başıma bir şey gelmesin ! Şu
kongreye beleş gideyim ! Orda gördüğüm slaytları kopyalar geldiğimde
bir iki ukalalık yaparım ! Aman asistana bir şey göstermeyeyim yarın
öbür gün part time çalıştığım özel hastanede bana rakip olur ! Şu
stent firması ile anlaşayım hastayı ilaç kaplı stent için sıkıştırır
100-200 dolar komisyon alırım ! Lüzumlu lüzumsuz hastalardan anjiyo
istemesi ve anjiyo göndermesi için anjiyo başına 100 TL komisyon
vereyim sonra da gelen hastaya lüzumlu lüzumsuz ilaç kaplı stent
baypass yapayım !! Benim bir doktor olarak midem bulanıyor bu olup
bitenden. Kıdemli hocalarıma ve meslektaşlarıma sorduğumda hiç bir
dönemde bu kadar keşmekeşin ve etik dışı girişimlerin olmadığını
söylüyorlar. Devlet hastanelerinde de performans sisteminin gelmesi
ile oralarında özel hastanelerden farkı kalmıyor ve hastalar lüzumlu
lüzumsuz ameliyatlara girişimlere maruz kalıyor. Mesleğimiz açısından
bir çok branşta durum utanılacak halde ve bir an önce tabip ve meslek
odalarının buna müdahale etmesi gerekiyor. Görüşlerimi sizinle
paylaşmak istedim. Cesaretiniz için teşekkürler. Saygılarımla,”

Bu da bu mektubu siteme koymak için kendisinden izin istediğim yazıma verdiği aynı tarihli cevabı:

“Sayın hocam

Kamuoyunda hekimler çok fazla hedef tahtasında bu yazdıklarım ve
sizinde bahsettiğiniz şeyler kendi içimizde hekimlerin halletmesi
gereken kısımlar. Siyasetçilere ve ortalama eğitimi 4 yıl olan
halkımıza bırakırsak vay halimize. Bunların kamuoyunda açık olarak
yazılması düzgün çalışan insanları ve hekime güveni zedeler diye
düşünüyorum o nedenle web sayfasında yayınlanması uygun olmaz. Kendi
işim ile ilgili Türk kardiyoloji derneği, tabipler odası ve
üniversitelerin ortak bir şekilde hekimleri uyarması bile yeterli
olacaktır diye düşünüyorum. Komisyon aldığı, gereksiz girişim
yaptığının takip edildiğini fark eden hekimler daha dikkatli olacaktır
diye düşünüyorum. Beyin cerrahisi ve ortopedistlere kısa süre önce
yapılan operasyonu hatırlarsanız. Doktorları mecburen serbest
bıraktılar çünkü ortada doktor kalmıyacak :). Bu kurumların
oluşturduğu akil adamlar bu konuyu şiddetli bir şekilde vurgulayarak
kamuoyunda çok dillendirmeden ivedilikle halletmelidir.
Saygılarımla,”

Gelelim neticeye

O zaman yayınlamadığım bu mektupları şimdi açıklamakta bir sakınca görmüyorum:

BİR: Meslektaşımın yazdıkları gizli kapaklı değil artık herkesin bildiği şeyler. Gazetelerde bu tür haberleri nerdeyse her gün okuyoruz.

İKİ: Hekimlerin bunu kendi aralarında halletmeleri de asla mümkün değil çünkü durum her geçen gün kötüye gidiyor. Bu yarayı deşip iltihabı boşaltmadan herhangi bir iyilik hali olmayacak.

ÜÇ: Bu değerli kardiyolog meslektaşımın mektupları için yorumu size bırakıyorum ama 2.4.2011 tarihli mektubuna “kalitesine uygun bilimsel bir cevap” verebilmek için araştırmalarıma başladım. Bunları tamamlar tamamlamaz görüşlerinize sunacağım.

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Tuna Erinçler dedi ki:

    “ben profesörüm ama hiç yayınım yok diye
    övüneni ilk defa duyuyorum.”cümlesi bana magazin basınında sık sık “Dünyaca meşhur Türk Dr.” ve “Bir Türk Dr.’un yurtdışındaki başarısı” “falanca tıp dergisindeki yayını” v.s cinsinden yazıları hatırlattı. U.S.A’da yayınlanan klasik tıp kitaplarında her bölümün sonunda 200’den fazla kaynak verir. Her ülkeden (ör: Hindistan, Brezilya dahil) isimlere rastlandığı halde Türk ismine pek rastlayamıyorum. Klasik yabancı tıp kitaplarında bugüne kadar görebildiğim iki Türk ismi var: Hulusi Behçet ve Gazi Yaşargil.

  2. Filiz Küçük dedi ki:

    Sn.Tuna Erinçler’in tarzı “borderline” davranışa uyuyor.
    İdealize etmeyle başlıyor, nefretle bitiyor.
    yazılarınız nedeniyle önce sizi idealize ediyor, ruh eşi oluyor; bir yazınızı beğenmeyince sizi kınıyor ve artık “duymak istemiyorum” beni yazışma grubunuzdan çıkarın diyor.
    tek bir insan yoktur dünyada tıpa tıp bizim gibi düşünen..bunu aramak görüldüğü üzere hayal kırıklıkları ile sonlanıyor.
    “Ekşi sözlüğü tercih ederim” lafınızdaki ironiyi görmeyip, düpe düz yorumlamış diye düşünüyorum..

  3. Dr.Gökhan Demirbağ dedi ki:

    Bir Cerrahpaşa’lı olarak Hocam size ayıp etmiş Doktor bey.Demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
    Saygılar Ahmet Rasim Hocam…

  4. tuna erinçler dedi ki:

    Filiz Küçük okuduğunu yanlış yorumlamış. Sayın Küçükusta’nın yazısında sözünü ettiği “Beni yazışma grubunuzdan çıkarın” diyen kişi ben değilim. Ben sadece Hulusi Behçet ve Gazi Yaşargil’in isimlerinin geçtiği yorumu yazdım

Siz de yorumunuzu paylaşın: